PWS’li çocuklarda konuşma terapisi

Dieter Schönhals, Akad. Konuşma terapisti (dbs), Kerpen

Prader-Willi sendromunun konuşmayla ilgili en belirgin semptomu dispraksidir. Dispraksisi olan bir insan münferit sesleri ve / veya ses bağlantılarını doğru şekilde oluşturamaz. Bu insanlarda konuşma hareketi planlaması ve bunun uygulanması yetersizdir. Bu nedenle, konuşma seslerini oluşturmak için gereken hareketleri mekansal ve zamansal olarak ilişkilendirmekte zorlanır.

Çocuklarda dispraksi tedavisi için farklı yaklaşımlar mevcuttur. Kabaca, tedavinin iki temel yönü mevcuttur: İlişkilendirme terapisi (örneğin, McGinnis’e göre) ve hastaya telaffuz için dokunsal- kinestetik ipuçları veren tedavi. Burada özellikle PROMPT® (Oral Müsküler Fonetik Hedefleri Yeniden Yapılandırma Anımsatıcıları) yönteminden bahsetmek gerekir.

İlişkilendirme terapisinde çocuk, her bir sesi bir resimle (mantıken çoğunlukla olumlu bir his yaratan bir resim) ilişkilendirmeyi öğrenir. Çocuk, görsel bağlantıları aracılığıyla sesleri daha iyi hatırlayabilir ve sonra onları çağırabilir. İlk önce sesler ayrı ayrı işlenir, ardından ses bağlantıları eklenir: Sessiz-sesli harf: “ba”; Sessiz-sessiz-sesli: “Bra”; Sessiz-sesli-sessiz: “Bab”; vs.

Ancak daha anlamlı bir şekilde, şu anki literatürde, ses sisteminin, dokunsal-kinestetik geri bildirimlerin yardımıyla oluşturulduğu görülmektedir. PROMPT® en çok bilinen yöntemdir. Burada da hedef sesler önce izole edilir, daha sonra ses bağlantılarında alıştırmaları yapılır. 

Bununla birlikte, çocuk daima konuşma terapistinden dudaklara, yanaklara ve dil tabanına elle dokunma yöntemiyle dokunsal-kinestetik bir geri bildirim alır. Bu anımsatıcılar, çocuğun sesleri doğrudan “hissetmesini” sağlar. 

Ses, tabiri caizse “eşleştirilir” ve dokunsal-kinestetik olarak pekiştirilir. Bu, konuşmamızı yalnızca duyarak değil, aynı zamanda dokunsal kinestetik geri bildirim mekanizmaları aracılığıyla da kontrol ettiğimiz için mantıklı bir yaklaşımdır.

PROMPT® ile uygulanan tedavide bunların çok sık tekrarlanması önemlidir. Bir kelime, mantıken her tedavi seansı başına 40-50 kez eşleştirilebilir. Tedavi, tek sesten başlanarak bütün bir cümle oluşturana kadar adım adım uygulanmalıdır. Anne babalara, evde çocuklarına eşleştirme konusunda yardımcı olmak için özel anımsatıcılar öğretilir. Çocuklara da kendi kendilerini desteklemeleri için dokunsal işaretler öğretilir.

Maalesef PROMPT® henüz Almanya’da çok yaygın değildir. Ancak yavaş yavaş bu yöntemle ilgilenen eğitimci sayısı giderek artmaktadır (Alman Akademik Konuşma Terapistleri Birliği dbs (www.dbs-ev.de), giriş (www.prolog-wissen.de).

PWS’li çocuklarda konuşma terapisinde ikinci ana konu, cümlelerin oluşturulması gibi dilbilgisi becerilerinin geliştirilmesidir. Kısa süreli hafıza, konuşmayı öğrenen bir insanın cümle kurmasını sağlayan önemli bir faktördür. Kısa süreli hafıza, PWS’li çocuklarda genelde zarar gördüğü için, konuşmanın geliştirilmesi, sadece bu nedenle biraz zor bir şekilde ilerleyebilir.

Bu nedenle, tedavinin başlangıcında çok fazla beklentiye girilmemelidir: Küçük cümle birimleri (örn. ek fiil gibi) cümle dilbilgisini geliştirmenin ilk adımıdır. Başlangıçta, ön eklerin veya fiil çekimlerinin mutlaka doğru şekilde kullanılması konusunda ısrar edilmemelidir. Cümle dilbilgisinin gelişmesi doğal olarak küçük adımlarla gerçekleştirilir: Bir kelimelik cümlelerden, iki kelimelik cümlelere, çok kelimeli cümlelere geçilir. Tedavinin ileriki aşamalarında, PWS’li birçok çocuk çok kelimeli cümleler kurabilir.

PWS’li çocuklar biçim bilgisini, yani kelimelerin değiştirilebilirliğini öğrenmede zorluk çeker. Burada fonolojik bozukluklar, yani ses becerilerindeki eksiklikler, PWS’li çocukların “doğru” biçimleri oluşturmasını zorlaştırır. Türkçe dilinden basit bir örnek verecek olursak:  “Ben okula gidiyorum.” Ama: “Sen okula gidiyorsun.” Ve: “Biz okula gidiyoruz.” “Gidiyorum” ile “gidiyorsun”un arasındaki farkın duyulması kolaydır ve PWS’li çocuklar tarafından rahatça duyularak anlaşılabilir. Bununla birlikte, PWS’li çocuklar, dispraksi hastası oldukları için “um” “sun” takısını ifade etmeleri ancak konsantre olduklarında mümkündür. “Gidiyorum” ve “gidiyoruz” arasındaki farkı algılamak daha zordur. Tek bir sesin farklı olduğunu algılamak çocuk için çok büyük bir görev haline gelebilir. Genellikle çocuklar fiilleri kısaltır (örneğin: “Ben gidiyom”, “sen gidiyosun,” “biz gidiyoz” …).

Sonuç

PWS’li çocukların tedavisinde, onları fazla zorlamamak için küçük adımlarla ilerlenmelidir. Ezberleme kapasiteleri zayıf olduğu için sık sık tekrarlamak gerekir. Konuşmalarının gelişimi, düzenli şekilde gelişen bir çocuğunkine benzer. Bununla birlikte, genel olarak dil gelişimi çok daha yavaştır ve dispraksi öğelerine sahiptir. Amaç, çocuğun mümkün olduğunca hızlı bir şekilde konuşmasını sağlamak değil, iletişim becerilerini, günlük yaşama mümkün olduğunca erken bir dönemde katılabileceği ölçüde güçlendirmek olmalıdır.  Burada, çocuğun mimik ve jest kullanma becerilerini geliştirmek amacıyla, konuşma gelişiminin geri planda bırakıldığı belirli gelişim veya tedavi dönemlerinin uygulanması mantıklı olabilir. Bu sözsüz iletişim yolları aracılığıyla da iletişim kurmak mümkün ve son derece tatmin edicidir.

Konuşma Terapisi Uygulaması, Köln Üniversitesi İşbirliği Uygulaması, Dieter Schönhals, Akad. Konuşma Terapisti (dbs)

Kooperationspraxis der Universität zu Köln

Dieter Schönhals

Akad. Sprachtherapeut (dbs)

Kerpener Straße 146

50170 Kerpen

Tel.: 02273-953939